Mide Kanser ve Cerrahisi
Mide kanseri cerrahisi ve önemi
Mide karnın üst kısmında yemek borusu ve onikiparmak bağırsağı arasında yer alır. Mide kanserlerinin büyük çoğunluğu (%85) midenin iç yüzünü kaplayan mukoza adını verdiğimiz kısımdan kaynaklanır ve adenokarsinom olarak adlandırılır.
Skuamöz karsinomlar, lenfomalar (lenf dokusundan gelişen kanserler) ve kas tabakasından gelişen tümörler (sarkomlar,leiyomyomlar vb.) daha ender görülür. Mide kanserlerinin yaklaşık % 40 ı midenin çıkış bölgesine yakın alt kısımlarında (antrum) , %40 ı midenin orta kısmında (Korpus), % 15 kadarı da yemek borusuyla bağlantı kısmı olan midenin üst kısmından (kardia) köken alır.
Hastaların küçük bir kısmında (%10) midenin birden fazla bölgesinde aynı anda tümör oluşabilir. Mide kanserleri komşuluk yoluyla yemek borusu, ince bağırsak, pankreas gibi komşu organlara, lenfatik yolla lenf nodlarına ve kan yoluyla vücudun diğer bölgelerine (karaciğer, akciğer, kemik vb.) yayılabilir (yakın ve uzak metastazlar).
Mide kanserleri makroskopik görünümüne göre polipoid (tip 1), ülserli tip (tip 2), ülsero-infiltratif (tip 3 ) ve diffüz infiltratif (tip 4) olarak sınıflanır. Bu sınıflama Bormann sınıflaması olarak bilinir. Ayrıca mide kanserlerini intestinal ve diffüz tip olarak da iki gruba ayırmak da mümkündür (Lauren sınıflaması). İntestinal tip beslenme alışkanlığı ile ilgili gibi görünmekte olup sırasıyla yüzeyel gastrit, atrofik gastrit, intestinal metaplazi, displazi ve in-situ kanser aşamalarından geçerek kanser oluşumuna yol açar. Diffüz tip ise daha genç yaşta görülür ve çevresel faktörlerle ilişkisi azdır, genetik faktörler daha ön plandadır.
Midenin yapısı ve bölgeleri
MİDE KANSERİ HANGİ SIKLITA GÖRÜLÜR?
Mide kanseri sıklık bakımından sindirim sistemi kanserleri arasında 2. sırada yer almaktadır. Dünya çapında kansere bağlı ölümlerin 2. sık sebebidir. Mide kanseri sosyoekonomik düzeyi düşük ülkeler için ön planda sağlık sorunu iken Japonya mide kanserinin sık rastlandığı gelişmiş ülke olma özelliğini taşımaktadır. Hastalığın sıklığı Japonya, Güney Amerika, Doğu Avrupa ve Ortadoğu’da en fazladır. Mide kanseri erkeklerde kadınlara göre daha fazla görülür ve 55 yaş üzerinde daha sıktır. Midenin giriş kısmından kaynaklanan kanserlerin (kardia kanserleri) reflü ve obeziteye bağlı artışı söz konusudur.
MİDE KANSERİNDE TEDAVİ YÖNTEMLERİ NELERDİR?
Mide kanseri tedavisi tümörün boyutu, yerleşimi ve yayılımına ( evresine) ayrıca hastanın genel sağlık durumuna ve yaşına bağlıdır. Erken mide kanserinde amaç hastalığı tedavi etmektir. İleri evrelerde tedavi mümkün değilse amaç ağrıyı azaltıp beslenmeyi temin ederek yaşam kalitesini arttırmaktır (palyatif tedavi). Cerrahi müdahale tek tedavi seçeneğidir. Kemoterapi ve radyasyon terapisi cerrahiye ek olarak veya palyatif amaçlı kullanılır.
Cerrahi tedavi:
Erken mide kanseri için endoskopi ile mukozal kesi yapılarak tümör ve çevresindeki doku çıkarılabilir. Midenin çıkarılması (gastrektomi) mide kanseri tedavisinin en sık uygulanan işlemidir. Bu işlemde midenin tamamı veya bir kısmı çıkarılır. Mideye komşu organların (dalak) bir bölümü de çıkarılabilir. Çoğu vakada mide etrafındaki lenf nodları da çıkarılır. Üst mide kanserlerinde ise mide ve yemek borusunun bir kısmı çıkarılır. Tüm midenin çıkarılmasını takiben yemek borusu direk olarak ince bağırsağa bağlanır. Midenin kısmen çıkarılması halinde duruma göre mide, yemek borusuna veya ince bağırsağa bağlanır. Bu bağlantılara anastomoz denir. Bu ameliyatta vücutta büyük kesi yapıldığı için çoğu hastada ameliyat sonrası ağrı, güçsüzlük, yorgunluk ve iştah kaybı görülür. İyileşme süreci ise hastanın yaşı, genel sağlık durumu, hastalığın evresi ve ameliyat tipine bağlı olarak değişir. Midenin tümünün veya büyük bir kısmının çıkarılması yemek alışkanlıklarında değişiklikler meydana getirecektir. Hastalar yemekleri sık aralarla, küçük miktarda yemeli ve şeker alımını düşürmelidirler. Yağ ve protein alınımını arttırmalı, yemek yerken içecek alınımından uzak durmalıdırlar. Eğer küçük midenin küçük bir kısmı çıkarıldıysa hastalar kısa bir süre sonra eski yeme alışkanlıklarına dönebilirler.
Bu hastalar aynı zamanda aldığı yiyeceklerin hızlı bir şekilde bağırsağa geçmesi sonucu dumping sendromu diye bilinen terleme, baş dönmesi, güçsüzlük, başarısı, kızarma gibi semptomlarla seyreden bir durumun içine de girebilirler. Diğer uzun dönem komplikasyonlar ise demir ve B-12 vitamini eksikliği, yemek borusu iltihabı, osteoporoz ve bağışıklık sistemi baskılanmasıdır.
Kemoterapi:
Kemoterapi ilaç kullanılarak kanser hücrelerini yok etme işlemidir. Bu işlem cerrahi sonrası geride kalan kanser hücrelerini yok etmek veya nüksünü engellemek için kullanılır. İlaçlar ağızdan veya damar yolu vasıtasıyla hastaya verilir. İshal, halsizlik, saç dökülmesi, enfeksiyona meyil, iştah kaybı, bulantı, kusma ve anemi gibi yan etkiler görülebilir.
Radyoterapi:
Radyasyonla yüksek enerjili X ışınlarını kullanarak cerrahi sonrası geride kalan kanser hücreleri yok edilmeye çalışılır. Bazen operasyon esnasında da kullanılabilir. Yorgunluk, barsak iltihabı ve deri irritasyonu başlıca yan etkileridir. Mide kanserinde yaşam süresi hastalığın evresine bağlı olarak değişir. Vakaların çoğunda (%80) uzak organlara metastaz mevcuttur ve bu durum teşhis sonrasındaki yaşam süresini kısaltmaktadır. Mide kanserinin erken evrede teşhisi koyulduğu Japonya gibi ülkelerde 5 yıllık sağ kalım oranı ortalama %50 iken bu oran Amerika Birleşik Devletlerinde ve diğer batı ülkelerinde bu oran %5-15 ler civarındadır.